Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993 akşamı teröristlerce kurşuna dizilerek ve yakılarak öldürülen 33 sivilin yakınları, yaşadıkları acıyı unutamıyor.
Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde, 29 yıl önce 33 sivilin teröristlerce katledildiği ve terör örgütü PKK’nın en büyük sivil katliamlarından birisi olan Başbağlar Katliamı’nın acısı dinmiyor.
Kent merkezine 220 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyüne 5 Temmuz 1993 akşamı gelen PKK’lı teröristler, kadınları derede topladıktan sonra evleri yağmalayıp para, altın ve değerli eşyaları alarak tüm evleri ateşe verdi.
Teröristler, 5 kişiyi de evlerde ateşe vererek öldürdükten sonra, akşam namazını kılıp camiden çıkan 28 erkeği de köy meydanında topladı.
Bir süre örgüt propagandası yapan teröristler, daha sonra bu kişileri de kurşuna dizdi. Olaydan sonra bölgede yapılan incelemede, yüzlerce boş kovan bulundu.
Katliamda yaşanan acının ilk günkü gibi taze olduğu köyde, 29 yıl öncesi hafızalardan silinmiyor.
Köyde, şehit edilenler her yıl olayın yaşandığı tarihte törenle anılıyor. Özellikle yaz aylarında köylerine gelenler şehitlikte dua ediyor.
“İntikam peşinde değiliz, tek isteğimiz adalet tecelli etsin”
Katliamdan yaralı kurtulan Başbağlar köyü muhtarı Ali Akarpınar, AA muhabirine, 80 ile 100 kişilik terörist grup tarafından 29 yıl önce baskına uğradıklarını söyledi.
Yaşanan acı olayın izlerini yıllar geçse de hafızalarından silemediklerini ifade eden Akarpınar, şöyle konuştu:
“O gece, 5 kişiyi evlerinde diri diri yakarak toplam 33 kişiyi şehit ettiler. Katliam sırasında ben ve iki köylü vatandaşımız öldü sanılarak yaralı olarak kurtulduk. Olay yerinden yüzlerce boş kovan toplandı. Başbağlar’ı bir yere kurban ettiler. Şu anda 29’uncu yıl dönümü anma programı yapacağız. Umarız bir daha Başbağlar olmasın. Bir daha mazlumların gözyaşı akmasın. Biz ne intikam peşindeyiz ne de başka bir şey. Tek bir amacımız var, adalet tecelli etsin.”
Katliama 12 yaşındayken şahit olan ve olaydan yara almadan kurtulan Mehmet Kaya ise saldırıda dedesinin, dayısının ve eniştesinin şehit edildiğini anlattı.
Teröristlerin yaptıkları propagandaları unutmadığını aktaran Kaya, “Yayladan köye dönmek istediğim sırada bir anda terörist grupla karşılaştım. Bizi durdurarak ‘buralar kimin’ diye sordular. Yanımda bulunan Yahya abi ‘önce Allah’ın sonra devletin sonra da bizim’ dedi. Bunun üzerine teröristler ‘buralar bundan sonra bizim ve buraya Kürdistan devleti kuracağız, bir daha askere gitmeyeceksiniz ve çocuklarınızı okutmayacaksınız.’ dediler. Propagandanın ardından içerisinde iki kadının da bulunduğu 50-60 kişilik bir terörist grup daha geldi.” diye konuştu.
“Katliamdaki maksat vatanı bölmekti, bu oyuna gelmedik”
Derede topladıkları kadınlar ile çocukların başında 2 kadın teröristin beklediğini belirten Kaya, şöyle devam etti:
“Biz çocuk ve kadınları caminin olduğu yere bırakmadılar derede topladılar. Herkes ağlamaya başladı. Derede başımızda iki kadın terörist vardı. Bu teröristler insanların altınlarını değerli eşyalarını toplamaya başladılar. Ardından ışıklara, lambalara ateş etmeye başladılar. Önümüzde bulunan araba ve evleri yakmaya başladılar. Sabaha kadar orada bekledik. Sabah şehitliğin bulunduğu alana gittim. Orada dedem, dayım ve bir grup köylülerimiz kurşunlanarak öldürülmüştü. Katliamdaki maksat, Kürt-Türk, Alevi-Sünni ayrımı gerçekleştirerek bu vatanı bölmekti. Ancak bu oyuna gelmedik. Başbağlar’ı unutmadık, unutturmayacağız.”
Katliamdan sonra tekrar köyüne dönen vatandaşlardan Şerif Gül de acılarını bağırlarına bastıklarını ama yaşananları unutmadıklarını aktardı.
Şehitlerden kalan emanete sahip çıktıklarını söyleyen Gül, “Katliamın ardından şehitlerimizin kişisel eşyaları bizlere emanet olarak kaldı. Bu emanetleri gelecek kuşaklarımıza göstererek anlatıyoruz. Bizden sonra onlar bu emanetlere sahip çıkacaklar. Bizler Alevi, Türk, Kürt, Sünni, ayrımı yapmadan bir olalım, hepimiz kardeşiz. Bizler vatandaş olarak ayrım yapmadık, yapmayacağız. Hiçbir güç vatanımızı bölemeyecek, bayrağımızı indiremeyecek, ezanımızı susturamayacak.” dedi.