• Çar. Kas 13th, 2024

KEMALİYE EĞİN

Yeşil bir Dünya Kenti.

Kemaliye- ERZİNCAN

Kemaliye Kaymakamı Uğur Kolsuz, nazik bir davetiye gönderdi; “şenliğimiz var, sizi de bekliyoruz” dedi.

Ben de çıktım geldim Erzincan Kemaliye’ye… Son güneş tutulmasını izlemeye ve bildik, tanıdık Erzincanlılarla konuşup, “Ne var, ne yok buralarda” diye sorup dinlemeye…

Bir adı Kemaliye..

Öbür adı Eğin…

Burası ne güzel yer…

İslam öncesi kültürler Sümer, Akad, şamanist Moğol istilaları, Bizans, Roma, kardeşimiz Ermeniler, Hazreti Ömer’in orduları, islamın Anadolu’ya yayılması sırasında ise Ahmed-i Yesevi, Kutbeddin Haydar, Balım Sultan, Dede Garkın, Hıdır Abdal ve Hacı Bektaş Veli erenleri ve Selçuklu, Osmanlı kültürlerinin yüzyıllarca harmanladığı şu Erzincan topraklarında saklanmış bir cennet Kemaliye… Gelmeyen, görmeyen kendini yaşamış saymasın, Paris’i gördüm, Pekin’i gezdim diye boşu boşuna şişinip durmasın.

***
Tuvaleti banyosu olan iki oteli var. Otellerden biri iki yıldızlı. 3 restoranı, 5 çay bahçesi bulunuyor… Burada kaç göç yok. İhtirassız, alçak gönüllü, sakin duruşlu, düşünceden, sanattan, müzikten yana insanlar.

Evleri taş ve ahşap…

Her yanı tarih ve tabiat…

Kemaliye’ye doğudan Munzur Dağları’nın silsilesi bıçak gibi iniyor, batıdan ise Sarıçiçek Dağları kartal gibi kanatlanarak ve ustura keskinliğinde yere saplanarak muhteşem bir vadi oluşturuyor. Kemaliye işte bu vadide ve Fırat’ın habbelenmiş iri bir damla yeşil su gibi duran sularının kıyısında… Fırat’ın iki yakasında 7 kilometre boyunca uzanan başdöndürücü yükseklikteki aşılmaz sarp kayalar kütlesi Karanlık Kanyon’un koynunda atına oturmuş gelin gibi duruyor Kemaliye…

Bu ilçe çok güzel…

Kanyonu ondan da güzel…

Yeni öğrendim, sıla özlemini en iyi yazan şair Ahmet Kutsi Tecer de Eğinli imiş ve “Orda bir köy var uzakta, gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür” dizesindeki köy, Kemaliye köylerinden biriymiş.

 

***
Bugün burada Kemaliye’nin Başbağlar Köyü’nde bir tören var.

Ekmek hakkı…

Tuz hakkı…

İnsanlık hakkı bir tören…

Başbağlar, Erzincan’ın en uzak köyü… 5 Temmuz 1993 yılında PKK’lılar köye gece baskını yaptılar, tamamı silahsız erkekleri köy meydanında topladılar. Ve 27 erkeği kurşuna dizdiler, 5 kadını da yakarak öldürdüler. 120 haneli köyün evlerini, samanlıklarını, ahırlarını ateşe verdiler.

Başbağlar, büyük bir acı yaşadı.

Acısını yüreğine gömdü.

Kemaliye’nin çevresinden büyük sevgi halkası oluşturmuş Kaymakamı Uğur Kolsuz, Erzincan’ın yüksek sesle düşünen, düşündüğünü eğilmeden, doğru bildiğinden şaşmadan, “Ankara’daki oligarşi kızar beni sürer” diye korkmadan söyleyen Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun da öne düşmesiyle konutlar yapıldı. Taş bina iki katlı konutlar… Altı ahır olarak kullanılabilen, üst katında oturulabilen… Pencereleri PVC çerçeve, camlar ısıcam, içleri halısıyla, koltuk kanapesiyle dayalı döşeli, banyosu, tuvaleti, mutfağı birinci sınıf fayansla kaplı… Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın da parasal desteğiyle yapılan bu evler, katliamda evi yanan, çocuğunu, babasını kaybetmiş insanlar için yapıldı…

***
Bugün törenle tapular verilecek.

Başbağlar acısını sarıyor…

Bu acının bütün ülkede bütünüyle bitmesi ve sosyal vicdanın, aklın, mantığın harekete geçerek “Akan kanın durdurulması” için umut belirtileri de var.

Burada başka bir tören daha var…

Kemaliyeli’nin 130 yıl önce bir kazma vuruşuyla başlattığı, dağları delen büyük başarı öyküsünün töreni… Bu öyküyü de size yarınki yazıda anlatacağım.

Yazar: Necati Doğru

Kaynak: http://arsiv.sabah.com.tr/1999/08/10/y06.html

FacebookTwitterEmailPinterestWhatsAppLinkedInTumblrGmailMessengerWeChatShare

By uzman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir