Kemaliye/ERZİNCAN
Ne yolmuş, git git bitmez… Neredeyse 12 saat sürdü… İstanbul’dan uçakla Ankara’ya geleceksin… Ankara’da uçak değiştirip Erzincan’a uçacaksın…
Erzincan’dan bir taşıta binip Malatya istikametine doğru yarısından çoğu stabilize olan yolda 3.5 saat harcayacaksın. Aşağıda Fırat’ın kolu Karasu bu mevsimde donuk yeşil rengiyle sessiz, sakin akıyor ve yol Munzur Dağları’nın içinden keskin virajlar, doğa harikası uçurumlar, kurşun rengi tepeler, bağlık bahçelik vadiler arasından yılan gibi kıvrıla kıvrıla uzayıp gidiyor.
Olağanüstü güzel…
Olağanüstü hırçın…
Olağanüstü zor…
Bu olağanüstü tabiat içinde yol en büyük öğretmen. Bak bak öğren… Sor sor öğren… Yollar buranın insanına herşeyi öğreten tek öğretmen. Dünyanın ikinci büyük kanyonu olarak adlandırılan ve tanıtılırsa dünya ölçüsünde yüksek bir turizm potansiyeline sahip şu olağanüstü güzel, olağanüstü hırçın, olağanüstü zor tabiata sahip Kemaliye ilçesinin de en büyük öğretmeni yol…
Kemaliye’de yol aşkı…
Ferhat tutkusuna dönüşmüş…
130 yılda koca dağı delmişler…
5 kilometre bir tünel açılmış…
Genişliği 6 metre…
Yüksekliği 5 metre…
Adına “Taşyol” demişler.
Yüksek verimlilik…
Yüksek teknik…
Yüksek bilgi ve beceri…
136 yıl öncesinin en iyi halıları Kemaliye’de dokunur, en iyi ayakkabıları, deri ürünleri, elbiselik kumaş, kök boya, ceviz mobilya Kemaliye’de üretilirmiş…
Fakat bu olağanüstü dağlar…
Olağanüstü güzel tabiat…
Geçit vermiyor, yol uzuyor…
Bu malları kervanlarla tüketim merkezleri Şam’a, Bağdat’a oradan Afrika’nın Tunus’una ve öbür koldan da Sivas Divriği üstünden Giresun’a ve Giresun’dan da İstanbul’a ulaştıracak yolu kısaltmaya ihtiyaç var.
Şu sırada Kemaliye’nin tarihini yazmakta olan Ümit Yeğengil’in bütün gece bana anlattıklarına göre, 136 yıl önce 1863 yılında Kemaliye’nin şehremini (Belediye Başkanı) Ekşizade İbrahim Efendi’nin kazmayı vurmasıyla Kemaliye’liler küsküyle, küngüyle, balyozla, kürekle Munzur Dağı’nı delmeye başlıyorlar.
Karınca misali…
Bu dağı delmeye ömür yeter mi?
Bitiremesek de başlamış oluruz.
Bu dağın delinmesiyle Fırat Vadisi’nden Sivas Divriği’ne çıkılıcak. Böylelikle İstanbul’a varış 230 kilometre kısalacak.
Kazma, kürek, küskü…
Dinamit, fitil..
Kemaliyeliler kendi olanakları, kendi çabaları, kendi paralarıyla ve İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de sayıları 300 bini bulan gurbete gitmiş Kemaliyeliler’in de katkılarıyla Munzur’u dura başlaya delmeyi sürdürmüşler.
Fay hattı içinde değil, tahkimat, destek istemiyor, delince çökmüyor. 1992 yılında Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun Prof. Kenan Mortan’a hazırlattığı Erzincan Stratejik Planı’nda da yapılması gereken 5 öncelik içinde Kemaliye Tüneli’ni Bitirmek de yer alınca; bütün olanaklar yeniden seferber ediliyor. Delici makine vagondil getiriliyor ve 6 yıl içinde 5.5 kilometrelik tünel açılıyor.Ayda 75 metre tünel açmak.
Uzmanlar büyük başarı diyor.
Ve toplam harcama 260 milyar lira. Oysa Köy Hizmetleri Keşif Raporu’nda bu tünelin ancak 4.5 trilyon liraya delinebileceği keşfedilmiş. Tünelin bitmesine 2 kilometre var. Tünel bitince Kemaliye, Güneydoğu Anadolu’nun Karadeniz’e çıkış yolu olacak, Tunceli-Pülümür yoluna alternatif olacak. Taşyol Kemaliye’nin dünya turizmine bağlanmasını hızlandıracak…
Kemaliyeliler sıcak insanlar.
Sevecen, güngörmüş, medeni…
Hatıralarına bağlı insanlar…
İstanbul’a, Ankara’ya göç etmiş, orada tutunmuş, zenginleşmiş olanlar yılda 10-15 gün gelip memleket havası soluyorlar. Burada babalarından-atalarından kalma evleri onartıyorlar. Okullar yaptırıyorlar. 18 yaşında İstanbul’a gurbete gidip iş tutmuş, zenginleşmiş Muhlis Cüher, Kemaliye’ye 12 derslik pırıl pırıl bir ilköğretim okulu yaptırmış. Dün okulun açılış töreni yapıldı. İnsanlar çok mutluydular.
Aydınlık istiyoruz
“Tahkime karşı çıkanlar, tahkimden yana olanlar” diye bir bilinçli saptırma yapıyorlar. Ve sanki Türkiye’nin daha fazla fabrika, daha çok tesis, daha çok otoyol, köprü, daha çok elektrik üretmesine karşı olanlar varmış gibi gösteriyorlar. Oysa tartışılan gerçek bu değil. Gerçek 50 yerli patron, 50 yabancı patron bir olup, Türkiye’ye pahalı elektrik satacaklar mı satmayacaklar mı?
Kurulması planlanan ve kurulmakta olan barajlar, santraller elektriği devlete kilovat-saatini kaç centten, kaç yıl boyunca satacaklar? Fiyatlar niçin açıklanmıyor.
Halk niçin bilmiyor?
Biraz aydınlık…
Aydınlık istiyoruz.
Acaba 2010 yılına kadar imtiyaz teşkil eden santraller kurulduğu zaman Türk halkı ile Türk sanayicileri elektriği yeterli kalitede, satın alabileceği ucuzlukta, sanayicimize, tüccarımıza rekabet kazandırabilecek uygunlukta alabilecekler mi? Sözgelimi 2005 yılında Türkiye’nin bir kilovat-saat elektrik maliyeti kaç cent olacak, Avrupa’nın kaç cent? Dünyanın dışında kalamayız diyerek tahkime evet diyeceksek, pahalı elektrik kullanarak küreselleşme içinde nasıl rekabet edeceğiz?
Soralım Başbakan Ecevit’e…
Faks: 0312 417 04 76
Yazar: Necati Doğru
Kaynak: http://arsiv.sabah.com.tr/1999/08/11/y06.html