• Çar. May 8th, 2024

KEMALİYE EĞİN

Yeşil bir Dünya Kenti.

Çekül Vakfı 7 Bölge 7 Kent Projesi ve Kemaliye

ÇEKÜL VAKFI 7 BÖLGE 7 KENT PROJESİ VE KEMALİYE

Kemaliye’ de daha önceki yıllarda başlayan koruma çalışmaları kentin “7 Bölge 7 Kent” projesi kapsamına alınmasıyla birlikte hızlanmıştır.Kemaliye Kaymakamlığı’nın yoğun çabaları, ÇEKÜL Vakfı Tasarım-Uygulama Birimi sorumlularından Doç. Dr. Berrin Alper-Dr. Mehmet Alper’in katkılarıyla, önce “Kent Tarihi Müzesi” oluşturulmuş, ardından Eski Ortaokul Binası onarılarak “Atatürk Kültür Merkezi” ne dönüştürülmüştür. Bu arada, ÇEKÜL Vakfı Bölge Koordinatörü Mualla Poyraz’ın Kemaliye Kaymakamlığı’na bağışladığı niteliklerini koruyan bir geleneksel konut, “Çevre Kültür Evi” olarak yeniden işlevlendirilmiştir. “ÇEKÜL Vakfı Kemaliye Gönüllüleri” nin başta İstanbul olmak üzere değişik kentlerde sürdükleri yoğun çabalarla çok yönlü etkinlikler düzenlenmiş, “Kültürel turizm” alanında somut örnekler verilmiş, 2002 yılında gerçekleşen “Kemaliye Yaz Okulu “ ile “Koruma Amaçlı İmar Planı”nın oluşturulması yolunda ilk adımlar atılmıştır.

Kültür Bakanlığı’nın desteği sağlandığında, Kemaliye çevresinde yer alan Apçağa-Başpınar-Ergü-Ocak-Salihli-Sırakonak-Yeşilyamaç-Yeşilyurt-Yuva gibi birbirinden ilginç köylerle birlikte bir “Doğal-Kültürel Havza” yaratacak olan koruma çabaları “Taşyol” un 132 yıl sonra açılmasıyla da ivme kazanmış bulunuyor. Bu arada Kemaliye Belediyesi’nin “Tarihi Kentler Birliği” ne kurucu üye olması, “KEMAV – Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı” nın kurulması, Hilmi Balioğlu’nun sorumluluğunda “ÇEKÜL Vakfı Kemaliye Temsilciliği” nin açılması, eğitim kurumlarının çok boyutlu yaklaşımlarını da birlikte getirmiş, Kemaliye ulusal-uluslararası gündemde yer almaya, çok yönlü yayınlarla doğal-kültürel zenginliğini yansıtmaya başlamıştır.

Gönüllü Katkıda Bulunmak İçin

  • ÇEKÜL Kemaliye Temsilciliği’nin ve Çevre Kültür Evi’nin çeşitli ihtiyaçlarının sağlanması konusunda yardımcı olabilir, düzenlenecek etkinliklere katılımın sağlanması, kültürel turizm ve tanıtım gibi konularda destek verebilirsiniz.
  • Bunların yanında, mesleğiniz, ilgi ya da uzmanlık alanınız doğrultusunda projenin çeşitli aşamalarında farklı biçimlerde sorumluluk alabilirsiniz.
  • Projeyle ilgili ayrıntılı bilgi, destek ve gönüllü katılım için: 7bolge7kent@cekulvakfi.org.tr

7 Bölge 7 Kent Projesi Hakkında Ayrıntılı Bilgi:

Başlangıç Yılı: 1998

Gerekçesi: Ülkemizde, 20. yüzyılın ikinci yarısında, birbirini izleyen olaylar, değer ölçülerimizin yanısıra doğal zenginliklerimizin de “gücünün ve çeşitliliğinin” yitirilmesine yol açarken, “tarihsel-kültürel varlıklar” da hızla nitelik değiştiriyordu. “ÇEKÜL” de bir araya gelenler, önce “Kendini Koruyan Kentler” başlığı altında sürdürdükleri çabalarını, işte böyle bir ortamda, “7 Bölge 7 Kent” projesine yönelttiler. Türkiye’nin 7 bölgesinden seçilen pilot noktalardan başlayıp, tüm ülkeye yayılması amaçlanan projeye katılımlar kısa sürede birbirini izledi. Önce “Çevre ve Kültür Evi” olarak işlevlendirilecek bir tarihi yapı restorasyonu ile başlayan, sonra sokak, mahalle ve kente sıçrayan “koruma, değerlendirme ve yaşatma” eylemi, “7 Bölge 7 Kent” projesi ile “kentlerden havzaya, bölgeye ve ülke bütününe yayılacak” yeni bir hareketi böyle başlattı.

“7 Bölge 7 Kent” projesinin sistem ögeleri:

  • Kentleri besleyen tarihi-doğal çevre ile birlikte plana kavuşturmak,
  • “Çevre ve Kültür Evi” ni merkez kılmak,
  • Projeyi “İnsan” malzemesinden soyutlamamak,
  • Projeyi “Eğitim” (yaz okulları, eğitim paket programları ..v.b.) ile desteklemek.

Bu yaklaşım, ÇEKÜL’ün “Doğa- Kültür- İnsan” üçlüsü ilkesinin bir gereğidir.

Projeyle ilgili iletişim için e-posta: orgutlenme@cekulvakfi.org.tr

“7 Bölge 7 Kent” Pilot Uygulamaları

“7 Bölge 7 Kent” i bir de Başkan’ımız Prof. Dr. Metin Sözen’den dinlemek ister misiniz?

TÜRKİYE’DE DOĞAL-TARİHSEL-KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA-BÜTÜNLEŞTİRME PROJESİ: “7 BÖLGE 7 KENT”

Prof. Dr. Metin SÖZEN
ÇEKÜL Vakfı Başkanı

Yirminci Yüzyılın ikinci yarısı, Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu sürede ülkemizde birbirini izleyen olaylar, değişen değer ölçüleri, yeni yüzyılın sorunlarla dolu gündemini oluşturdu. Öncelikle, yaşam kaynağımız doğal zenginlikler, “gücünü ve çeşitliliğini” yitirdi. Onunla birlikte tarihsel-kültürel varlıklar, “önemleri oranında araştırılmadan” nitelik değiştirdi. Uygarlık tarihinin boşluklarını dolduracak buluntular bile gözden çıkarıldı. Bu yanlışlar yumağının günümüze yaklaştıkça ivme kazanması, hızını artırarak önlenemez bir çizgiye ulaşması, bizlerin farklı bir ortamda yaşamamıza neden oldu. Üstelik tarihin derinliklerinden gelen zengin ve güçlü yeri doldurulamaz kültürel miras, “sorunların çözümü için de” değerlendirilemedi…

Yirminci Yüzyılın ikinci yarısı, Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu sürede ülkemizde birbirini izleyen olaylar, değişen değer ölçüleri, yeni yüzyılın sorunlarla dolu gündemini oluşturdu. Öncelikle, yaşam kaynağımız doğal zenginlikler, “gücünü ve çeşitliliğini” yitirdi. Onunla birlikte tarihsel-kültürel varlıklar, “önemleri oranında araştırılmadan” nitelik değiştirdi. Uygarlık tarihinin boşluklarını dolduracak buluntular bile gözden çıkarıldı. Bu yanlışlar yumağının günümüze yaklaştıkça ivme kazanması, hızını artırarak önlenemez bir çizgiye ulaşması, bizlerin farklı bir ortamda yaşamamıza neden oldu. Üstelik tarihin derinliklerinden gelen zengin ve güçlü yeri doldurulamaz kültürel miras, “sorunların çözümü için de” değerlendirilemedi…

Oysa, hepimizi düşündüren sorunlarla yüklü bu süreci iyileştirmenin yolu, ileriye dönük tasarımlardan, yeni örgütlenmelerden, sağlıklı uygulamalardan geçmekte. Bir bakıma herşey, dünyanın-Türkiye’nin “doğa” ve “kültür” konusunda verecekleri kararın tutarlılığına-sürekliliğine bağlı. Böyle bir ortamda, zaman yitirmeden “hepimize düşen sorumluluğu yüklenmek”, büyük oranda çözümü kolaylaştıracak, yanlışların hızını azaltacak. İşte bu kaygılarla, “ÇEKÜL Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı”nda bir araya gelenler, yarım yüzyıl içinde oluşan gerçeği dikkate alarak, önce “Kendini Koruyan Kentler” başlığı altında sürdürdükleri çabalarını, bu kez “7 Bölge 7 Kent” projesiyle, “ülke bütününün dengeli değerlendirilmesine” yönelttiler…

Kısa süre içinde, doğal-tarihsel-kültürel varlıklarını koruma yolunda çaba gösteren değişik ölçekte kentlerden başvurular birbirini izledi. “ÇEKÜL Vakfı” yetkilileri, geçmişteki birikimleri de dikkate alarak, Doğu Anadolu’dan Kemaliye’yi, Güneydoğu Anadolu’dan Midyat’ı, Orta Anadolu’dan Talas’ı, Kuzey Anadolu’dan Kastamonu’yu, Güneybatı Anadolu’dan Akseki’yi, Batı Anadolu’dan Birgi’yi, Marmara bölgesinden Mudanya’yı seçerek, “kentlerden havzaya, bölgeye ve ülke bütününe yayılacak” yeni bir hareketi başlattılar. Bu simge proje, “ÇEKÜL Vakfı” nın “doğa-kültür öncelikli” yeni gündem arayışlarında çıkış noktası oluşturan “kamu-yerel-sivil-özel birlikteliğine” dayalı girişimlerinin de somutlanması anlamına geliyordu. Ayrıca bu, “kent-havza-bölge-ülke” ölçeğinde tasarım ve uygulamaların ilk aşamasını belirliyen “kentlerdeki başarının genişletilerek”, istenilen hedefe aktarılmasını da sağlayacaktı…

“Doğa-insan-kültür” ilişkisinin sağlıklı birlikteliğinin yarattığı birikimlerin, kentsel dokunun bütününe, mimarlıktan el sanatlarına, üretimin her evresine uzanan sonuçlarının ortak değerlendirilmesini de amaçlayan “7 Bölge 7 Kent” projesi, aynı zamanda “bilim-düşün-sanat” insanlarının yaratıcı varlıklarını da dikkate alıyor. Yaşamın sınırlarının zorlandığı günümüz dünyasına “kentlerin yeniden esin kaynağı olma hedefini”, gündeminin öncelikli maddelerinden biri olarak görüyor. “Yerelden ulusala ve evrensele uzanan çizgide” köklü dayanakların başında, sanatsal-kültürel birikimlerin ağırlık kazanması, onların yarattığı ortamın kentlerde egemen olması, aynı zamanda geçmiş değerlerin geleceğe sağlıklı aktarıldığının da işareti anlamına geliyor. İnceliklerle yüklü yaşanabilir kentlerle “sürekliliğin pekiştirilmesi”, diğer yerleşme yerlerine “örnek oluşturması”, herkesin ortak beklentisi olarak gözüküyor…

“Kemaliye-Midyat-Talas-Kastamonu-Akseki-Birgi-Mudanya”, çeşitliliğe dayalı benzerlikler-ayrılıklarla yüklü kent dokularını, Anadolu’nun özgün özellikler içeren varlıklarını, önemleri oranında yaşatabilirlerse, ülkemiz “kültürel kimliğinin gücünü” o oranda dünyaya yansıtabilir. Bunun havza ve bölge boyutuna taşınması, “7 Bölge 7 Kent” örneğinden kalkarak kentler arasında yeni dayanışma ağı kurulması, Türkiye’nin dünya coğrafyasındaki özellikli yerini koruduğu anlamına gelmektedir. Yirmibirinci Yüzyılda böylesi bir süreçte, “yaşanacak kimlikli kentler arasına girebilmek” ise, bu ve benzeri kentlerin kendilerini ve özelliklerini titizlikle korumalarına bağlı. Kentlilerin, yaşadıkları yerin “ayırıcı niteliklerinin bilincinde davranmaları”, dünyada artık temel bir ölçü olarak görülmekte…

Bu bilinçle yola çıkan “7 Bölge 7 Kent” kapsamındaki yerleşme yerleri, öncelikle niteliklerini koruyan bir geleneksel konutu onararak, “Çevre Kültür Evi” olarak işlevlendirmekte. Buralarını, oluşturulan “Kent Senatoları” nın yönetiminde tüm etkinliklerin tasarlandığı-uygulandığı canlı bir merkeze dönüştürmekte, “Tarihi Kentler Birliği” ile ilişkiler de bu merkezden sürdürülmekte. Ardından yine tarihi bir yapı, kentin zaman içinde gelişen kimliğinin okunduğu, tüm belgelerinin toplandığı “Kent Tarihi Müzesi” için yeniden düzenlenmekte. Doğal-tarihsel-kültürel varlıkları araştırmayı-korumayı-yaşatmayı amaçlayan çok yönlü bir eğitim için, “Yaz Okulları” başlığı altında yeni bir dayanışma odağı yaratılmakta. Birbirini tamamlayan üç öğeyle birlikte, evlerin-sokakların-mahallelerin, giderek kentsel dokunun bütününün korunmasını-işlevlendirilmesini-yaşatılmasını içeren, kamu-özel-yerel-sivil birlikteliğine dayalı, bütüncül-sürdürülebilir bir “kültürel koruma-kalkınma programını” yaşama geçirmek, bu projenin temel hedefini oluşturmakta…

Bugünkü anlamsız ortamdan kentleri arındırmak için, “ÇEKÜL Vakfı” tarafından 1998 yılında başlatılan “7 Bölge 7 Kent Projesi”, birikimli-bilinçli-özverili kurum-kuruluş-kişilerin ortak çabalarıyla sürdürülmekte. Artık ilk sonuçların filizlendiği bu aşamada “ÇEKÜL Vakfı” , kentlerin hemşehrilerinden başlayarak tüm yurttaşları, bu tür konulara çözüm yolları üretmek üzere oluşturulmuş ulusal-uluslararası kuruluşları, sorumlulukları paylaşmaya çağırıyor… Bilinçli bireyleri-hemşehrileri-yurttaşları-dünyalıları, uygarlık tarihinin her aşamasının izlerini-anılarını taşıyan kentlerin ” sağlıklı yaşatılması mücadelesinde” herkesi yanında görmek istiyor… Nice birlikteliklere…

Prof. Dr. Metin SÖZEN
ÇEKÜL Vakfı Başkanı

ÇEKÜL Vakfı

Kaynak: Çekül Vakfı

FacebookTwitterEmailPinterestWhatsAppLinkedInTumblrGmailMessengerWeChatShare

By uzman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir