• Çar. May 8th, 2024

KEMALİYE EĞİN

Yeşil bir Dünya Kenti.

Eğin Ağzı

May 28, 2021 #Eğin Ağzı

Eğin Ağzı

Türkülerimizi yapan etmenlerden en etkini kuşkusuz gurbettir. Özellikle Doğu Anadolu halkının geçimini sağlamak için bahar başlarında erkeğini gurbete göndermesi hem gerçektir, hem acıdır. Erkek, bir yaz başlangıcında çıkıp gider. Arkada kalanların yolları, beklemekten ve gözlemekten başka yapacakları yoktur. Bu arkadakiler, analardır, eşlerdir. çocuklardır. Hepsinin umudu ayrı ayrıdır. Mektup beklerler, para beklerler, erkeğin dönmesini beklerler. Mektup gelir ama umulan iyi haberler yoktur.Ya da mektup yerine konu komşunun dedikoduları gelir. Para az gelir. Yıllar geçer erkek dönmez. özetle kötü haberler bu gurbet olayında her zaman iyi haberlerin üstündedir. Ne yapar halkımız. Ananın dilinden, yarin dilinden türkülerini yapar. Eski ezgilerin üzerine yeni dörtlükler koyar ve esen yelle, uçan kuşla gurbete iletir. Şöyle ki,

“Eğin kadın ve erkeğinin başta gurbet olmak üzere türlü nedenlerden duygulanarak söyledikleri uzun hava ezgisine Eğin ağzı denir. Beş ve dört dizeli olan bu kıtaların üçüncü dizelerinin çoğunlukla -Ela gözlerini sevdiğim ağam,- olarak söylenmesindendir ki elagözlü de denilmektedir.”

”Eğin ağzı elagözlü’lere Eğin dışında tek ad verildiği halde merkez kasaba ve köylerinde söyleyişlerindeki ezgi ayrılığı nedeni ile Apcağa ağzı, Sandık ağzı, Tığman ağzı, Venk ağzı diye özel adlar da verilmektedir.”

”Hangi ağızla söylenirse söylensin bu ağızlar geleneksel olarak bu ağızlarda iki elagözlü bir maya usulünden sapmama vardır.”

”Fırat suyunun dünya kurulalı beri Munzur dağlarının binlerce metre yükseklikteki bu yöresini aşındıra aşındıra kale duvarlarına benzeyen Navril boğazı ile Gemirgap taşı boğazlarının kaç milyonlarca sene Fırat suyunun emeği olmasını ninelerimiz Hz. Hızır Aleyhisselam’ın bu boğazları kılıcı ile yararak yaptığı inancında idiler. Ne var ki bu yarma olayı Fırat suyunda bir kin oluşturmuş ve bu nedenle Fırat ka’lubeladan beri Eğine ve çevresine bir damla su bile vermemiştir.”

”Eğinlinin gurbet merkezi İstanbul’dur. İstanbul’un fethi sonunda Sultan Fatih ‘in isteği ile İstanbul’u ikinci vatan yapan Eğinliler büyük şehrin gerekli bazı yiyecek maddelerini tekellerine alarak her iki vatanlarında da iyi yaşantıyı sağlamışlardır. Ancak buharlı gemilerin icadından önce İstanbul’a aile getirmek padişahın fermanına bağlı olduğundan Eğin kadınları memleketlerinde kalırlar ancak erkekler İstanbul’da olurlardı. Bu gitmeye pek de gönüllü başlamayan delikanlı eşinden ayrılırken derdini elagözlü ve maya söyleyerek giderirdi,

Gider oldum tedarikim görüldü,
Gitme diye yar boynuma sarıldı.
Bilmem neylemiştim hain feleğe,
Niye beni nazlı yardan ayırdı?

”Yolcular, Eğin’den ayrılırken kurban kesilirdi. Bu adak ilerideki olacak tüm kötülükleri gidermek amacına yönelikti;

Çekin kıratımı nalbant nallasın,
Kesin kurbanımı kanı damlasın,
Bir yiğit ki muradını almazsa
Mendil alsın ölenedek ağlasın…

”İstanbul’a gidilmek için genellikle Fırat üzerindeki köprüden geçilmek zorunluluğu vardır. Ayrılık hayli hazin geçmiştir. Köprüyü geçince uzayan yokuşun ortasında Sultan Çeşmesi vardır. Bu çeşmeye ulaşan gurbetçi dönüp Eğin’e bir daha bakacaktır;

Eğin köprüsünü geçtim o yana,
Nazlı yarim damdan bakıyor bana.
Taramış zülfünü dökmüş gerdana,
Can gerek ki bu sevdaya dayana…

Gelin de elbette giden erinin Sultan Çeşmesinden kendisi için dediklerini duyar gibi olup karşılık verecektir;

Gediğe varmadan Sultan Çeşmesi,
Nazlı yarmış evimizin neş’esi.
Ela gözlerini sevdiğim ağam,
Çok zor oldu senden ayrı düşmesi…

Gelin, bu itirafla kalmayıp eşini götüren katırcıya da onu rahat ettirmesi için yalvaracaktır;

Yine mi gurbete canımın içi,
Dar mı geldi sana Eğin ‘in içi?
Sana yalvarıram ağa katırcı,
Hoş götür ağamı, olursun hacı…”

“Aylar geçecektir. Haberler kesiktir. Meraklar çoktur, kuşkular çoktur;

Akşam olur, güneş gider ay gelir,
Ben ağlarım gözlerimden kan gelir.
Herkesin ağası evli evinde
Benim ağam hangi handa yan gelir?”

”Eğin kadınlarına göre ağalarının bu gidişleri nin nedeni hain katırcılardır;

Katırcı katırın kala miriye,
Götürme ağamı döndür geriye.
Kalem kaşlarına ela gözüne,
Vermişim gönlümü almam geriye…”

”Bu kadınlardan birinin Sultan Aziz’e başvuracak kadar acıyı içinde duyduğu da olmuştur;

Bir mektup gönderdim Sultan Aziz’e,
Okuttursun camilerde vaize,
Ya İstanbul için ferman yollasın,
Yahut da ağamı göndersin bize ”

Kaynak:Türkü Sitesi

FacebookTwitterEmailPinterestWhatsAppLinkedInTumblrGmailMessengerWeChatShare

By uzman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir