• Çar. May 8th, 2024

KEMALİYE EĞİN

Yeşil bir Dünya Kenti.

Başbağlar adalet bekliyor!
Başbağlar’da 33 kişini katledilmesinin ardından 14 yıl geçmesine rağmen halen katliamın gerçek suçluları bulunmuş değil. Hâlâ acı, keder ve yıkımın psikolojisinden kurtulamayan köylüler, katillerin aramızda dolaştığı gerçeğini bir türlü hazmedemiyor. Bir hukuk devletinde halen adaletin yerini bulmamış olması büyük bir talihsizlik olarak görülüyor.

ADEM AÇIKGÖZ
İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarından olan ‘Başbağlar Katliamı’ 14. yıldönümünde tekrar hatırlandı. Acının, hüznün ve katliam acısının yaşandığı ve halkının yok edilmek pahasına gerçekleştirilen hunharca saldırı düzenlenen törenle büyük bir öfkeyle lanetlendi.
Erzincan’ın Kemaliye İlçesi’nin Başbağlar Köyü’nde tarihler 5 Temmuz 1993’ü gösterdiği zaman eşine az rastlanır bir katliam ve kıyım yaşanmıştı. Akşam namazı saatinde köye inen bir grup terörist, özellikle köyün yetişkin erkeklerini köy meydanına toplayıp propaganda yapmaya başlamışlardı. Kadınları ve çocukları ise ayrı bir yere toplayıp sloganlar atarak propaganda yaptıktan sonra 33 kişiyi çok acımasız bir şekilde tarayarak öldürmüşlerdi. Olayda onlarca ev yakılmış ve yıkılmıştı. Göçük altında kalan 5 kişi de yanarak feci halde can vermişti.

14. yılında acılar tazeliğini koruyor
Yapılan büyük katliamın üstünden tam 14 yıl geçmesine rağmen olay hâlâ zihinlerdeki sıcaklığını koruyor. Katliam sırasında sağ kurtulanlar, yaşadıklarını anlatınca o anı adeta tekrar yaşıyorlarmış gibi dehşete kapılıyorlar. Yöre halkı üzerinde büyük psikolojik tahriplere yol açan bu katliam, aradan geçen zamana rağmen hâlâ gündemin ilk sırasını oluşturuyor.
Kimseye zararı dokunmayan, geçim derdine düşmüş Başbağlar Köylüleri günlük hayatlarını idame ederlerken aniden büyük bir acının, kederin ve yıkımın içerisine düşmüşlerdi. Hiç günahları yokken serseri kurşunlara hedef olmuş olan ve hala anlaşılamayan sebeplerden dolayı büyük bir saldırıya uğrayan halk, bugün bile saldırının asıl sebebini anlamış değil. Bu kıyım neden yapıldı? Hangi amaçlarla gerçekleştirildi? Bütün bu sorular köy halkının aklını kurcalamaya devam ediyor.

“Suçlular elini kolunu sallaya sallaya geziyor”
Olay üzerinden geçen bunca zamana rağmen halen katliamın gerçek suçluları bulunmuş değil. Bazı tutuklamalar olduysa da, tutuklanan kişiler daha sonra serbest bırakıldılar. Köy ahalisinin kan kustuğu ama bir şey yapamadıkları bu konu, endişe ve ümitsizlikle takip ediliyor. Gerçek katillerin aramızda dolaştığı gerçeği bir türlü hazmedilemiyor. Bir hukuk devletinde halen adaletin yerini bulmamış olması büyük bir talihsizlik olarak görülüyor.
190 hanenin olduğu ve çoğunun birbiri ile akraba olduğu köyde 14 yıl önce 500 kişi yaşarken, katliamdan sonra köy nüfusu gittikçe azaldı. Köyde, özellikle kış aylarında, bir elin parmağını geçmeyecek kadar kişi kalıyor. Yaz aylarında nispeten memleketlerine gelenler sayesinde köy gerçek kimliğini buluyor ve eski günlerini aratmıyor. Ama geçmişin acıların yürekleri dağlamaya devam ediyor.

Ulaşım ve iletişim yetersiz…Başbağlar, kaderine terkedilmiş gibi öksüz ve yetim. Köyde ulaşımı sağlayan tek bir yol var, o da harap ve yıkık bir vaziyette. Köyde cep telefonları çekmiyor, diğer sabit telefonlarla da ise çoğu zaman iletişim sağlanamıyor. Özellikle kış aylarında hem köy yolu aylarca kapanıyor hem de telefonlar kesiliyor. Başbağlar yediği tokattan uyanmak istiyor ama el atan olmuyor.

Köylülerden hem fedakârlık hem sitem
Acının, yalnızlığın ve terkedilmişliğin pençesinden kurtulmak isteyen Başbağlar için köylüler, özellikle de Köy Muhtarı Ali Akarpınar, Başbağlar Dernek Başkanı Şerif Gül ve karakol sayesinde bazı çalışmalar yapılmış.
Katliamın büyük etkisi altındaki bu insanlar artık yeniden var olmak ve seslerini duyurmak istiyorlar. Ekonomik sıkıntılarının giderilmesi ve katliamın sorumlularının bulunup cezalandırılması yöre halkının en büyük dileklerinden. Var olmakla yok olma arasındaki bu insanların mazlumiyetlerinin ve mağduriyetlerinin giderilmesi, bu insanları az da olsa sevindireceğe benziyor. Kendileriyle görüştüğümüz köylülerse çokça hak ettikleri bu isteklerinden mahrum bırakılmamayı, kendilerine destek verilmesini ve yardımlar edilmesini istiyorlar. En çok da katillerin yakalanmasını istiyorlar.

Vali Öztürk, katilleri lanetlediErzincan Valisi Refik Arslan Öztürk, Başbağlar’da yaptığı konuşmada “Büyük bir öfke ile saldırmalarının sebebini anlayamıyorum. Küsüp darılmadığınız için Başbağlar halkına teşekkür ediyorum. Bu töreni yaptığınız için gerçekten çok duygulandım.” dedi. Vali Öztürk, katliamı gerçekleştirenleri lanetlediğini belirterek ülkemizin birliğini kimsenin bozamayacağını kaydetti. Vali Öztürk, Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar’ın hediye ettiği bayrağı da teslim aldı.

Teröristler neden yakalanmıyor?
Kendisiyle görüştüğümüz Başbağlar Köyü Kalkındırma Derneği Başkanı Şerif Gül, Başbağlar’daki hain saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarının durumunun içler acısı olduğuna dikkat çekerek katillerin bilinmesine rağmen hâlâ yakalanamamalarına bir anlam veremiyor. Gül şöyle konuşuyor: “Bu güne kadar Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma’yı Teşvik Fonu’ndan yapılan yardım, ölenlerin ailelerine, 33 aileye, 50’şer milyon TL, evi yanan 191 kişiye 15’e milyon TL olmak üzere toplam 4 milyar 515 milyon TL verildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü de 15 çocuğa ayda 515 milyon TL aylık bağladı. Bunun dışında bir yardım söz konusu değildir. 5 Temmuz 1993’ünden 9 gün sonra (Dönemin) Devlet Bakanı Türkan Akyol ve Milletvekili Mustafa Kul buraya geliyor. O sırada yakalanan 16 sanık vardı. Türkan Akyol oradaki komşu köylülere sanıkları kastederek “Bunlar sizin kardeşlerinizdir, bunları affedin” gibi hiç bir zaman affetmeyeceğimiz sözleri söylüyor.
Yakalanan 16 sanıktan 10 tanesi jandarmadaki doktor nezaretinde alınmış ifadelerinde suçlarını ifade etmişlerdir. Erzincan DGM’de ise verdikleri ifadede ise işkence ile ifade verdiklerini söylemişler ve yakalandıktan 8 gün sonra serbest bırakılmışlardır. Köyü basan 100 civarındaki teröristlerin bu kadar olayı yapıp da hala yakalanamayışları ne ile izah edilmelidir?”

Suçlular yakalansın ve cezalandırılsınBaşbağlar Muhtarı Ali Akarpınar ise tek isteklerinin suçluların yakalanarak cezalarının verilmesi olduğunu belirtiyor. Akarpınar yaşananları şöyle anlatıyor: “5 Temmuz akşamı namazda 25-30 kişiydik. Şehitlik anıtının olduğu yere bizi topladılar. Ateş etmeye başladıklarında yere yattık. Kürdistan propagandası yaptılar. Bir grup evleri yakıp kadınları topladılar.”
Devletin yardım etmekte geciktiğini belirten Muhtar Akarpınar, Allahın verdiği güçle inançla zor günlerin üstesinden geldiklerini söyledi. Akarpınar sözlerine şöyle devam etti: “Başbağlar eskisi gibi olmasa da kenetlenmiş durumda. Tek isteğimiz, suçluların yargılanması ve hak ettikleri cezayı görmeleridir”

Saldırı esnasında uğultu ve fırtına olduBaşbağlar’da yaşanan katliamın şahitlerinden 65 yaşındaki Süleyman Aydın yaşadıklarını anlatırken o günleri yaşıyormuşcasına heyecanlandı ve şunları söyledi: “Her şey çok ani ve bizleri şok eden bir şekilde gerçekleşti. Ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı kestiremeden bütün erkekleri köy meydanına topladılar. Çeşitli sloganlar bağırıp ateş emriyle bize saldırdılar. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Ama çok büyük bir fırtınanın koptuğunu ve ürperti verir şekilde uğultunun olduğunu hatırlıyorum Tam 5 kurşun yedim. Hâlâ aksak bir şekilde yürüyorum.” Diğer taraftan Süleyman Aydın’ın anlattığı uğultu ve fırtınayı pek çok köylü hissederken köyde daha önce böyle bir şey yaşamamış olması oldukça anlamlı bulundu.

FacebookTwitterEmailPinterestWhatsAppLinkedInTumblrGmailMessengerWeChatShare

By uzman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir